Naz Sirmen
Yaşam insanın karşısına ummadığı zamanda hiç ummadığı yerde farklı
duygu, düşünce ve ilişkiler yüklüyor. Bu yükleri hissettiğim anda sürreal
resimler yapmaya başladım. Gerçek olduğunu düşündüğüm şeylerin gerçekliğini
yitirdiğini gördüğüm anda yaşamla sürrealizmin bir bağlantısı olduğunu anladım.
Kabul edilmiş gerçeklerin yanı sıra varolmayanın daha kıymetli olduğunu
farketmek çok zamanımı almadı. Hayret duygusunu yaratan da bence bu. Kabul
edilmemiş ve aykırı olan. Dünyada bolluk bereket zenginlik çok. Malesef
zenginlik deyince akla ilk gelen kalıp da para. Fakat para dışında daha büyük
zenginlikler olduğunu unutmak üzereyiz. Para dışındaki zenginliklerden benim
fikrimce en önemlileri sevgi ve yaratıcılık. Bunlarda parayla satın alınacak
şeyler değil. Yaratıcılığın sınırı yoktur. Bu zenginliğin sınırlarını sürreal
çalışmalarda fazlasıyla zorlayabilirsiniz. Sınırların içinde sıkışıp kalmakta
benim pek hoşuma giden bişey değil. Bana göre sürrealizm ruhumuzun bir
ihtiyacı. Ruh neden gerçekdışılığa ihtiyaç duyar? Çünkü normal yaşantıda herşey
bir bilgisayar programı gibi, ya bir mantık çerçevesi içinde, ya da son derece
tekdüze. Kalk, giyin, işe git ve aynı masanın önünde saatlerce otur. Fakat
herkesin kabul ettiğini bende kabul etmek zorunda değilim…
Bunların dışına çıkamıyoruz. Fakat insan bu sistemin içinde olmasına
rağmen bir farklılık, aykırılık yada alışagelmişliğin dışına çıkmayı veya
çıkmaya çalışmayı istiyor ve bunu seviyor. Bu aykırılıkları bir roman yazıp bir
düşünce olarakta verebilirdim, müzisyensem müziğim ,tarzım ve bestelerimle
iletebilirdim, ressamsam da çizerek çıkartabilirim. Yaratıcılığımın sınırlarını
zorluyorum, bunuda bana yaratıcılığım veriyor. Bugüne kadar yapılmış iş, ortaya
atılmış fikir çok var. Benzerini üretmek bile yaratıcılıktan çok uzak. Fakat
yaratıcılığın zaten bir sınırı yok. Bu sınırların zorlanması
sürrealizm oluyor zaten. Ruhumun gerçek dışı ihtiyaçlarını başka ne
ile ifade edebilirim? Benim için çizmek en rahatı.